İçtihatlar

 

 

T.C.

 

 

YARGITAY

 

 

1. HUKUK DAİRESİ

 

 

E. 2001/6608

 

 

K. 2001/7119

 

 

T. 11.6.2001

 

 

• ORTAK YERLER ÜZERİNDE DEĞİŞİKLİK ( Bütün Kat Maliklerinin Rızası Bulunması Gereği-Ortak Yerlere Konteyner ve Ekipmanlarının Kurulması )

 

 

• BÜTÜN KAT MALİKLERİNİN RIZASI ( Ortak Yerlerde Yapılacak Değişiklikler )

 

 

634/m.

 

 

ÖZET : 634 sayılı kat mülkiyeti kanununun 16. maddesi uyarınca kat malikleri, ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Aynı kanunun 2814 sayılı yasa ile değişik 19.maddesinin 2. fıkrasına göre ise, ortak yerlerde değişiklik yapılabilmesi için tüm kat maliklerinin rızasının bulunması gerekir. Söz konusu tesislerin yapılması için tüm kat maliklerinin rızasının bulunup bulunmadığı yönünde yeterli araştırma yapılmalı, taahhütnamede ve kat malikleri toplantısında alınan kararlarda ismi bulunan kişilerin kat maliklerinin yetkili temsilcileri olup, olmadıkları açıklığa kavuşturulmalıdır.

 

 

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

 

KARAR : Davacı, 38 parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalı şirket tarafından konteyner yerleştirilerek, binanın cephesine yansıtıcılar konulduğunu, kablolar çekilerek apartmanın çatısına antenler yerleştirildiğini, bu sistemlerin kat malikleri kurulu kararı alınmadan monte edildiğini, cihazların kurulmasından sonra sağlığının da bozulduğunu ileri sürüp elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemiştir.

 

 

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

 

Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, davacının 38 parsel sayılı taşınmazda 7 nolu bağımsız bölüm maliki olduğu, 7.6.1999 tarihinde davalı şirket ile yapılan taahhütname başlığı altındaki belgede bağımsız bölüm maliklerinden biri hariç diğerlerinin davalı şirketin dava konusu bahçe, çatı ve binanın önyüzü ve duvarları gibi ortak yerlere konteyner ve ekipmanlarını kurmak üzere muvafakat ettikleri, davacının bağımsız bölümü içinde davacının değil, Zehra E.'ın muvafakat bildiriminde bulunduğu, daha sonra 16.6.1999 tarihinde yapılan davacının da iştirak ettiği kat malikleri kurulunda yöneticiye davalı şirket ile kira sözleşmesi yapmak üzere yetki verildiği, bu yetkiye dayanarak davalı şirket ile yönetimin 17.6.1999 başlangıç tarihli 5 yıllık kira sözleşmesi yaptığı, yukarıda değinilen ortak yerler üzerine tesislerin inşa edildiği sabittir.

 

 

Esasen bu yönde taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Hemen belirtmek gerekir ki, 634 sayılı kat mülkiyeti kanununun 16. maddesi uyarınca kat malikleri ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Aynı kanunun 2814 sayılı yasa ile değişik 19.maddesinin 2. fıkrasına göre ise, ortak yerlerde değişiklik yapılabilmesi için tüm kat maliklerinin rızasının bulunması gerekir.

 

 

Oysa söz konusu tesislerin yapılması için tüm kat maliklerinin rızasının bulunup bulunmadığı yönünde yeterli araştırma yapılmamış, taahhütnamede ve kat malikleri toplantısında alınan kararlarda ismi bulunan kişilerin kat maliklerinin yetkili temsilcileri olup, olmadıkları açıklığa kavuşturulmamıştır.

 

 

Öte yandan, Elektrik Mühendisi bilirkişinin davacının sıhhi yönden uğrayabileceği zarar ve karşılaşabileceği tehlike hakkında rapor vermeye yetkisi bulunmamaktadır.

 

 

Hal böyle olunca, öncelikle kat mülkiyeti yasasının 16 ve 19. maddeleri uyarınca gerekli araştırmanın yapılması, tüm kat maliklerinin dava konusu tesislerin yapılmasına muvafakatlarının bulunmaması halinde davanın kabul edilmesi, tüm maliklerin bu yönde ittifaklarının bulunması halinde ise, baz istasyonunun sağlığa ne gibi zararının bulunduğunun konunun uzmanı 3. bilirkişiden rapor alınarak saptanması, sağlığa esaslı bir zararın bulunduğunun tespiti halinde davacı muvafakatname ve kira sözleşmesi ile bağlı sayılamıyacağından davanın kabul edilmesi, aksi halde reddi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi isabetsizdir.

 

 

SONUÇ : Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 11.6.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

 

 

 

Polatlı Avukat, Ankara Avukat, Sincan Avukat, Trafik Avukatı, Miras Avukatı, Ceza Avukatı

 

 

 

T.C.

 

 

YARGITAY

 

 

12. HUKUK DAİRESİ

 

 

E. 2001/17487

 

 

K. 2001/18391

 

 

T. 8.11.2001

 

 

• MÜŞTEREK TESİSLERLE İLGİLİ KOMŞU PARSELLERDEKİ KAT MALİKLERİ ARASINDA YAPILAN SÖZLEŞME ( İmzalamayan Kat Malikini Bağlamayacağı )

 

 

KAT MALİKLERİ KURULUNUN İŞLETME GİDERLERİYLE İLGİLİ KARARLARI ( İtirazın Kesin Kaldırılmasını Sağlayan Belgelerden Olması )

 

 

• İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASINI SAĞLAYAN BELGE NİTELİĞİ ( Kat Malikleri Kurulunun İşletme Giderleriyle İlgili Kararları )

 

 

KAT MALİKİ ALEYHİNE İŞLETME GİDERLERİ İÇİN YAPILAN TAKİP ( Ayrı Parseldeki Kat Malikinin İmzalamadığı Ortak Giderlerle İlgili Sözleşmeden Sorumlu Olmaması )

 

 


 

 

ÖZET : Kat Malikleri Kurulu Kararı alındığından itibaren hüküm ifade eder. Bunun tebliğine gerek yoktur. Yetkili mahkemece iptal edilmedikçe hükmünü icra eden 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 37. maddesine göre kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları, İİK.nun 68. maddesinin 1. fıkrasında yazılı belirtilen belgelerden sayılır.

 

 

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

 

 

KARAR : 634 Sayılı Kanun gereği işletme projesinin tebliği zorunlu ise de;

 

 

Kat Malikleri Kurulu Kararı alındığından itibaren hüküm ifade eder. Bunun tebliğine gerek yoktur. Yetkili mahkemece iptal edilmedikçe hükmünü icra eden 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 37. maddesine göre Kat Malikler Kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları, İİK.nun 68. maddesinin 1. fıkrasında yazılı belirtilen belgelerden sayılır. Bu nedenle merciin aksine görüşünde isabet yoktur. Ancak takibin site yönetimi tarafından yapıldığı ve taşınmazların birden fazla parsel üzerinde kurulu bulunduğu anlaşılmıştır. 634 Sayılı Kanunda öngörülen kat mülkiyeti ancak tek parsel üzerindeki yapı ve yapılarda kurulabileceğinden yönetim planı tek parseldeki kat malikleri arasında yapılmış ise uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, birçok parsel üzerindeki kurulu sitedeki yapıların malikleri arasında yönetim planı düzenlenmiş ise uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Öte yandan bitişik parsellerin kat malikleri arasında müşterek tesislerle ilgili olarak yapılan sözleşme genel hükümlerine göre geçerli ise de bu sözleşmeyi imzalayan kat malikini bağlamaz. Hal böyle olunca, Merciin yukarıda açıklanan nedenle istemin reddine karar vermesi gerekirken Kat Malikleri Kurulu Kararı ve işletme projesi tebliğ edilmediğinden bahisle istemin reddine karar verilmesi sonucu itibari ile doğrudur.

 

 

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, 3.240.00.-TL. onama harcı peşin alındığından mahsubuna, 08/11/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi

 

 

Ankara Boşanma Avukatı, Polatlı Boşanma Avukatı, Ankara Trafik Avukatı, İdare Avukatı, Askeri Avukat, İcra Avukatı,

 

 

T.C.

 

 

YARGITAY

 

 

1. CEZA DAİRESİ

 

 

E. 1973/3008

 

 

K. 1974/982

 

 

T. 13.3.1974

 

 

• KASTEN ADAM ÖLDÜRME( Sanığın Kendisini Yargılayan Ağır Ceza Mahkemesinin Tüm Hakimlerini Üç Kez Reddetmesinin Reddi Hakim Yetkisinin Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olması )

 

 

• REDDİ HAKİM YETKİSİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Sanığın Kendisini Yargılayan Ağır Ceza Mahkemesinin Tüm Hakimlerini Üç Kez Reddetmesi )

 

 


 

 

ÖZET :Sanığın, kendisini yargılayan Ağır Ceza Mahkemesi tüm hakimlerini üç kez reddetmiş ve isteği merciince reddedilmiş bulunmasına rağmen -Adliyede Mahkeme olmamaya kararlı ve azimliyim, beni ahlâk dışı sözlere mecbur etmeyin- demesi tabii mahkeme ve hakim önünde yargılanmak kuralına aykırı olup bu davranışı reddi hakim yetkisini kötüye kullanma niteliğindedir.

 

 

DAVA : Babası H.K.’yi kasten öldürmeğe nakıs derecede teşebbüsten kardeşi B.K.’yı kasten öldürmekten ve ruhsatsız silah taşımaktan sanık B.K.’nın yapılan duruşması sonunda : Suçlarının sübutuna ve öldürmeğe teşebbüs suçunda kanuni, öldürme suçunda takdiri azaltıcı sebeplerin kabulüne mebni TCK.nun 450/1, 61, 51/1, 449, 59, 6136 sayılı kanunun 13. maddeleri uyarınca öldürmekten 30 sene ağır hapis öldürmeğe teşebbüsten 11 sene 3 ay ağır hapis ve silah taşımaktan 6 ay hapis ve 200 lira ağır para cezaları ile mahkumiyetine ve işbu cezaları TCK.nun 77/1-2. maddeleri gereğince içtima ettirilerek 41 sene 3 ay ağır hapis cezasının infazına ve 202 lira yargılama giderinin sanıktan tahsiline dair Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24/05/1973 gün ve 1972/182 esas ve 1973/107 karar sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve para yatırılmış olmasına ve hükmün öldürme ciheti re’sen de temyize tabi bulunmasına mebni dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Yargıtay Birinci Ceza Dairesine gönderilmekle duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda aşağıdaki karar tespit edildi.

 

 

KARAR : Olay günü mağdur H. ile oğlu sanık B. arasında iş yüzünden tartışma çıktığı bu tartışma sırasında sanığın tabanca çektiğini gören oğlu B. tartışmaya katılarak ( babaya silah çekilir mi? ) demesi üzerine sanığın bu kez kardeşi B.’e ( seni öldürürsem ne lazım gelir ) diyerek tabancasıyla ateş ederek kalp, sol akciğer ve mideyi parçalayacak derecede onu sol emem altından yaralamak suretiyle kasten öldürmüş olduğu gibi babası H.’e karşı da müteaddit def’alar ateş ettiği, H.’in kaçması ve araya köylülerin girmesi gibi mani sebeplerle hayatını kurtarabildiği ve böylece onu da kasten öldürmeğe nakıs derecede teşebbüs ettiği, ayrıca izinsiz ateşli silah taşıdığı toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak kabul olay niteliğine ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş hükme dayanak yapılan kanıtların sübuta yeterli bulunduğu Adli Tıp Meclisinden alınan mütalaada B.’deki yaraların direkt atışla meydana getirilmiş olduğunun açıklandığı öldürülenin yaralandıktan sonra şuurlu olarak konuşup konuşamayacağı hususunda Adli Tıp Meclisinden mütalaa alınmasının davayı daha fazla aydınlatacak bir nitelik taşımadığı, suçun tayin olunan vasfının soruşturmadan elde edilen sonuçlara uygun bulunduğu sanığın bir kez Kozan, 2 kez de Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesine katılan hakimlerle burada çalışan tüm hakimleri reddi isteğinin merciince reddedildiği, buna rağmen sanığın Cezaevi müdürlüğü aracılığı ile mahkemeye gönderdiği 03/04/1973 günlü dilekçe de ( ...Ben Osmaniye Adliyesinde muhakeme olmamaya kararlı ve azimliyim... beni ahlak dışı sözlere mecbur etmeyin... ) demesinin tabii mahkeme ve hakim önünde yargılanmak kuralına aykırı olduğu 24/05/1973 günlü oturumda tekrar başkan ve Osmaniye Adliyesindeki tüm hakimleri redde kalkmasının reddi hakim yetkisinin kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğundan yasal korumadan yoksun olduğu bu isteğin mahkemece reddedilmiş bulunmasının yasanın reddi hakim müessesesini koyması amacına uygun bulunduğu sanığın, temyiz itirazlariyle duruşmalı inceleme sırasında müdafiinin sübuta, vasfa, soruşturma eksikliğine ve reddi hakim isteğinin reddinin yersizliğine ilişen ve yerinde görülmeyen savunmalarının reddiyle kısmen re’sen de temyize tabi bulunan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, temyizin kapsamına göre depo parasının gelir kaydına 13/03/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

"Ankara Ağır Ceza Avukatı"," kasten adam öldürme", hırsızlık, yağma, gasp, resmi belgede sahtecilik avukat, dolandırıcılık, zimmet, cinsel saldırı, cinsel istismar, yaralama,taksirle adam öldürme, beraat, maddi tazminat, manevi tazminat, 

 

 

T.C.

 

 

YARGITAY

 

 

1. CEZA DAİRESİ

 

 

E. 2010/3464

 

 

K. 2011/1038

 

 

T. 25.2.2011

 

 

KASTEN ADAM ÖLDÜRME ( Sanığın Olay Öncesi Namlusuna Mermi Verdiği Silahı Çok Yakın Mesafeden Maktulün Kafasına Doğrultup Sonucu da Bilerek ve İsteyerek İradesiyle Ateş Etmesi Karşısında Suçun Oluştuğu )

 

 

• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU'NA AYKIRILIK ( Sanığın Diğer Sanığa Ait Ruhsatsız Tabancayı Aldıktan Sonra Yaklaşık Üç Saat Üzerinde Taşıdığı ve Öldürme Eyleminde Kullandığı ve Olay Öncesinde Kendisinden Tabancayı Geri İsteyen Diğer Sanığa Vermediği - Mahkumiyeti Gerektiği )

 

 

• RUHSATSIZ TABANCA ALMA ( Aldıktan Sonra Yaklaşık Üç Saat Üzerinde Taşıdığı ve Öldürme Eyleminde Kullandığı ve Olay Öncesinde Kendisinden Tabancayı Geri İsteyen Diğer Sanığa Vermediği - Sanığın 6136 S. Kanun'a Aykırılık Suçundan Mahkumiyeti Gerektiği )

 

 


 

 

ÖZET : Sanığın olay öncesi namlusuna mermi verdiği silahı çok yakın mesafeden maktulün kafasına doğrultup sonucu da bilerek ve isteyerek iradesiyle ateş etmesi karşısında, kasten adam öldürme suçundan cezalandırılması gerekir.

 

 

Sanığın diğer sanığa ait ruhsatsız tabancayı aldıktan sonra yaklaşık üç saat üzerinde taşıdığı ve öldürme eyleminde kullandığı, olay öncesinde kendisinden tabancayı geri isteyen diğer sanığa vermediği anlaşılmakla, sanığın 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekir.

 

 

DAVA : Selahattin'i taksirle öldürmekten sanık Ercan, yakarak mala zarar vermekten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Gökhan'ın yapılan yargılanmaları sonunda; hükümlülüklerine, adı geçen sanık Ercan'ın üzerine atılı diğer suçtan, diğer sanıklar Deniz, Mustafa ve Üstün'ün atılı suçlardan beraatlerine ilişkin ( Ünye Ağır Ceza Mahkemesi )'nden verilen 05.11.2009 gün ve 188/204 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C.Savcısı, sanıklar müdafii ile müdahiller vekili taraflarından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi:

 

 

KARAR : Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Ercan'ın adam öldürme suçu ile sanık Gökhan'ın yakmak suretiyle mala zarar verme ve 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanık Gökhan'ın suçlarının niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı indirim nedeninin bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Ercan'ın mala zarar verme suçu ile sanıklar Deniz, Üstün ve Mustafa'nın mala zarar verme ve suç delillerini gizleme suçlarından elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış ve beraatlerine karar verilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Ercan müdafiinin bir sebebe dayanmayan, sanık Gökhan müdafiinin sübuta, delillerin hatalı takdir edildiğine vesaireye yönelen, katılanlar vekilinin sanık Gökhan'ın suç vasfına vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,

 

 

1 )Sanık Gökhan'ın yakmak suretiyle mala zarar verme ve 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri ile sanık Ercan'ın mala zarar verme, sanıklar Deniz, Üstün ve Mustafa'nın mala zarar verme ve suç delillerini gizleme suçlarından verilen beraat hükümlerinin tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ),

 

 

2 )Sanık Ercan'ın adam öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçları yönünden;

 

 

Oluşa, sanık Ercan'ın olaydan sonraki ilk savunmasına ve dosya içeriğine göre; aynı limanda balıkçılık yapan maktul ile sanıklar Ercan, Gökhan, Deniz, Üstün ve Mustafa'nın olay günü önce limanda birlikte oturup alkol aldıkları, daha sonra saat 22:00 sıralarında maktule ait ve maktulün kullandığı araçla hep birlikte restauranta gittikleri, sanık Gökhan'ın kendine ait ruhsatsız tabancayı restaurantta sanık Ercan'a verdiği, sanıkların iki saat birlikte alkol alıp eğlendikten sonra yine maktulün kullandığı araca binerek eve gitmek üzere yola çıktıkları, bir süre sonra alkolün de etkisi ile maktulün aracı durdurarak aşağı indirdiği sanıklara "yol üzerinde yürüyün bakalım, kimin sarhoş olduğunu anlayacağım" dediği, sanık Mustafa'nın yol üzerindeki çizgide yürümeye başladığı, bir ara grup içerisinde kısa yollu tartışma yaşandığı, bu sırada sanık Ercan'ın restaurantta iken Gökhan'dan almış olduğu tabancayı çıkararak hazneye mermi verdiği, tartışmakta olan Gökhan ve Üstün'e silahı doğrultarak "sizi vururum, adam olun, geleni vururum" dediği, sanıkların tekrar maktulün kullandığı araca bindikleri, aracın ön koltuğuna sanık Ercan'ın, arka koltuğuna ise diğer arkadaşlarının oturduğu, sanık Ercan'ın yolda silahı tekrar çıkararak arkada oturanlara doğrultup "hanginizi vurayım" dediği, sanık Ercan'a silahın dolu olduğunu söyleyerek silahı indirmesi ve Gökhan'a geri vermesi yönünde arkadaşlarının ikazda bulundukları, ancak sanık Ercan'ın hareketlerine devam ederek silahı bırakmadığı, bu sırada aracı kullanmakta olan maktul Selahattin'in sanık Ercan'a doğru kafasını eğerek "bırak çocukları, korkutma, vuracaksan beni vur" dediği, sanık Ercan'ın da elindeki silahı maktulün kafasına doğrultup "ulan seni vururum" diyerek tetiğe bastığı, maktulün sağ temporal bölgeden girip sol temporal bölgeden çıkan mermi isabetiyle beyin harabiyeti sonucu öldüğü olayda;

 

 

a )Sanık Ercan'ın olay öncesi namlusuna mermi verdiği silahı çok yakın mesafeden maktulün kafasına doğrultup sonucu da bilerek ve isteyerek iradesiyle ateş etmesi karşısında, kasten adam öldürme suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde bilinçli taksirle öldürme suçundan hüküm kurulması,

 

 

Kabule göre de;

 

 

5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin taksirli suçlarda uygulanamayacağının gözetilmemesi,

 

 

b )Sanık Ercan'ın sanık Gökhan'a ait ruhsatsız tabancayı saat 22:00 sıralarında aldığı, yaklaşık üç saat üzerinde taşıdığı ve öldürme eyleminde kullandığı, olay öncesinde kendisinden tabancayı geri isteyen sanık Gökhan'a vermediği anlaşılmakla, sanığın 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

 

 

c )Sanığın adli sicil kaydına göre, Ünye Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 5 ay hapis cezasına dair 14.03.2006 gün ve 2006/32-93 sayılı mahkumiyet hükmünün 22.03.2006 tarihinde kesinleştiği ve bu nedenle tekerrüre esas olduğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,

 

 

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık Ercan müdafii, Cumhuriyet Savcısı ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi ( BOZULMASINA ), 25.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

"Ankara Fikri ve Sınai haklar Avukatı", "Patent Avukat", "Ankara Avukat", "Polatlı Avukat"

 

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2009/10390

K. 2009/11320

T. 12.10.2009

• ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI ( Mağdurenin Vücuduna Organ veya Sair Cisim İthal Etmesini Engelleyen Yaşı Küçük Mağdurenin Aşılabilir Basit ve Olası Mukavemeti Dışında Harici Bir Engelin Bulunmadığı )

• TEŞEBBÜS ( Teşebbüs Hükümlerinin Uygulanabilmesi İçin İşlemeyi Kastettiği Nitelikli Cinsel İstismar Suçunu Elverişli Hareketlerle Doğrudan Doğruya İcraya Başlayıp da Elinde Olmayan Nedenlerle Tamamlayamamasının Gerektiği )

• GÖNÜLLÜ VAZGEÇME ( Sanığın Suçun İcra Hareketlerinden Gönüllü Vazgeçtiği - Sabit ve Tamam Olan Eyleminin İse TCK’nun 36. Maddesi Karşısında 103/1. Maddeye Uyan Müteselsil Basit Cinsel İstismar Suçunu Oluşturduğu )

• MÜTESELSİL BASİT CİNSEL İSTİSMAR ( Mağdurenin Vücuduna Organ veya Sair Cisim İthal Etmesini Engelleyen Yaşı Küçük Mağdurenin Aşılabilir Basit ve Olası Mukavemeti Dışında Harici Bir Engelin Bulunmadığı )

5237/m.35,36,

103/1

 

ÖZET : Sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastetiği nitelikli cinsel istismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücudna organ veya sair cisim ithal etmesini engelleyen yaşı küçük mağdurenn aşılabilir basit ve olası mukavemeti dışında harici bir engelin bulunmadığı, esasen beyanına göre canı acıyınca bıraktığı, ayrıca muayene ve eylem tarihlerine nazaran rapordaki bulguların sanığın fiiline bağlı olduğunun olarak belilenemediği, bu durumda sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, sabit ve tamam olan eyleminin ise TCK.nun 36. maddesi karşısında 103/1. maddeye uyan müteselsil basit cinsel istismar suçnu oluşturur.

DAVA : Zincirleme biçimde çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs ve kişiyi hürriyetnden yoksun kılma suçlarından sanık Y... K...’un yapılan yargılaması sonunda; atılı suçlardan mahkümiyetine dair, K... 2. Ağır Ceza Mahkemesindn verilen 05.05.2008 gün ve 2007/473 Esas, 2008/216 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ve O Yer C.Savcısı trafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Kiiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükmün incelenmesinde

Delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsularına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafii ve O Yer C.Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Çocuğun nitelikli cinsel istimarına teşebbüs suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine yerinde görlmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

TCK.nun 35. maddsine göre sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel istismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair cisim ithal etmesini engelleyen yaşı küçük mağdurenin aşılabilir basit ve olası mukavemeti dışında harici bir engelin bulunmadığı, esasen beyanına göre canı acıyınca bıraktığı, ayrıca muayene ve eylem tarihlerine nazaran rapordaki bulguların sanığın fiiline bağlı olduğunun olarak belirlenemediği, bu durumda sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, sabit ve tamam olan eyleminin ise TCK.nun 36. maddesi karşısında 103/1. maddeye uyan müteselsil basit cinsel istismar sçunu oluşturacağı gözetilmeden ve fiili tamamlamasını engelleyen nedenler de karar yerinde açıklanmadan nitelikli cinsel istismara teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtilen nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

"Ankara Avukat", "Ankara Ceza Avukatı", "Polatlı Avukat", "Polatlı Ceza Avukatı"

 

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2009/10390

K. 2009/11320

T. 12.10.2009

• ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI ( Mağdurenin Vücuduna Organ veya Sair Cisim İthal Etmesni Engelleyen Yaşı Küçük Mağdurenin Aşılbilir Basit ve Olası Mukavemeti Dışında Harici Bir Engelin Bulunmadığı )

• TEŞEBBÜS ( Teşebbüs Hükümlerinin Uygulanabilmesi İçin İşlemeyi Kastettiği Nitelikli Cinsel İstismar Suçunu Elverişli Hareketlerle Doğrdan Doğruya İcraya Başlayıp da Elinde Olmayan Nedenlerle Tamamlayamamasının Gerektiği )

• GÖNÜLLÜ VAZGEÇME ( Sanığın Suçun İcra Hareketlerinden Gönüllü Vazgçtiği - Sabit ve Tamam Olan Eyleminin İse TCK’nun 36. Maddesi Karşısında 103/1. Maddeye Uyan Müteselsil Basit Cinsel İstismar Suçunu Oluşturduğu )

• MÜTESELSİL BASİT CİNSEL İSTİSMAR ( Mağdurenin Vücuduna Organ veya Sair Cisim İthal Etmesini Engelleyen Yaşı Küçük Mağdurenin Aşılabilir Basit ve Olası Mukavemeti Dışında Harici Bir Engelin Bulunmdığı )

5237/m.35,36,103/1

ÖZET : Sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel isttismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair cisim ithal etmesini engelleyen yaşı küçük mağdurenin aşılabilir basit ve olası mukavmeti dışında harici bir engelin bulunmadığı, esasen beyanına göre canı acıyınca bıraktığı, ayrıca muayene ve eylem tarihlerine nazaran rapordaki bulguların sanığın fiiline bağlı olduğunun olarak belirlenemediği, bu durumda sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, sabit ve tmam olan eyleminin ise TCK.nun 36. maddesi karşısında 103/1. maddeye uyan müteselsil basit cinsel istismar suçunu oluşturur.

DAVA : Zincirleme biçimde çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık Y... K...’un yapılan yargılaması sonunda; atılı suçlardan mahkmiyetine dair, K... 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 05.05.2008 gün ve 2007/473 Esas, 2008/216 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ve O Yer C.Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Kişiyi hürryetinden yoksun kılma suçundan verilen hükmün incelenmesinde;

Delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsrlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafii ve O Yer C.Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebüs suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine yerinde görülmeyen sair temyz itirazlarının reddine,

Ancak;

TCK.nun 35. maddesine göre sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel istismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair csim ithal etmesini engelleyen yaşı küçük mağdurenin aşılabilir basit ve olası mukavemeti dışında harici bir engelin bulunmadığı, esasen beyanına göre canı acıyınca bıraktığı, ayrıca muayene ve eylem tarihlerine nazaran rapordaki bulguların sanığın fiiline bağlı olduğunun olarak belirlenemediği, bu durumda sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, sabit ve tamam olan eyleminin ise TCK.nun 36. maddesi karşısında 103/1. maddeye uyan müteselsil basit cinsel istismar suçunu oluştracağı gözetilmeden ve fiili tamamlamasını engelleyen nedenler de karar yerinde açıklanmadan nitelikli cinsel istismara teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtien nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

"Ankara Ceza Avukatı", "Polatlı ceza avukatı", "ankara trafik avukatı" "polatlı trafik avukatı"

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2008/14544

K. 2009/3539

T. 23.3.2009

• ÇOCUĞUN BASİT CİNSEL İSTİSMARI ( Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara Teşebüsün Olanaklı Bulunmadığı Gözetilip 5237 S. TCK’nun 35. Md.’nin Aynı Yasanın 61/5. Md.deki Sıraya Uygun Olarak Tayin Edilen Ceza Üzerinden Uygulanıp Daha Sonra 103/6. Madde İle Sonuç Cezanın Belrlenmesi Gerektiği )

• NETİCESİ SEBEBİYLE AĞRLAŞMIŞ SUÇLARA TEŞEBBÜS ( Olanaklı Bulunmadığı Gözetilip 5237 S. TCK’nun 35. Md.’nin Aynı Yasanın 61/5. Md.deki Sıraya Uygun Olarak Tayin Edilen Ceza Üzerinden Uygulanıp Daha Snra 103/6. Madde İle Sonuç Cezanın Belirlenmesi Gerektiği )

• TEŞEBBÜS ( Çocuğun Basit Cinsel İstismarı - Sonucun Gerçekleşmiş Olması Nedenyle Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara Teşebbüsün Olanaklı Bulunmadığı )

5237/m.35,61/5,103

ÖZET : Soncun gerçekleşmiş olmsı nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüsün olanaklı bulunmadığı gözetilip, 5237 sayılı TCK.nun 35. maddesinin aynı Yasanın 61/5. maddesindeki sıraya uygun olarak, ancak 103/2. madde ile tayin edilen ceza üzerinden uygulanıp daha sonra 103/6. madde ile sonuç cezanın belirlenmesi gerekirken, yazılı biçimde 103/6. madde ile verilen cezdan teşebbüs nedeni ile indirim yapılması suretiyle noksan cezaya hükmolunması, yasaya aykırıdır.

DAVA : Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık Y. S.'ın yapılan yargılanması sonunda; çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlardan mahkümiyetine dair, Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 29.04.2008 gün ve 2007/353 Esas, 2008/152 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii, katılan ile katılan mağdure vekili tarafından istenlmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Sanığın nitelikli cinsel istismar suçu kastı ile icrai hareketlere başlaması yalnız başına teşebbüs hükmünün uygulanmasına yeterli bulunmamasına, açıklanabilir ve kabul edilebilir bir engel sebebin varlığının gerekmesine, olyımızda olduğu gibi kimsenin olmadığı inşaat halinde bir binanın içinde, 5 yaşında olup kendisine yönelik işlenen eylemlerin ahlaki redaetini idrak edemiyecek ve olaya ruhsal yönden mukavemete muktedir olgunluğa erişmemişş mağdureye karşı başladığı nitelikli cinsel istismarın icrai hareketlerinden ciddi bir engel olmadan kendiliğinden vazgeçen sanığın eyleminin, olay sonrsı alınan mağdurenin raporları ve dosya içeriğine göre, 5237 sayılı TCK.nun 36. maddesi uyarınca aynı Yasanın 103/1. maddesinde yazılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilmeden çocuğun nitelikli cinsel istismrına teşebbüs suçundan cezalandırılması,

Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 14 Mart 2008 tarihli raporunda TCK. 103/6 maddesinin uygulanması yönünden akut stres bozukluğundan söz edilmekle birlikte, ruhsal tedavisi sağlanaraak olay tarihinden en az 6 ay sonra mağdurenin tekrar muayene edilmesi gerektiği belirtildiği halde, söz konusu raporla yetinilerek eksik soruşturma ile karar verilmesi,

Çok sayıda sabıkası olup, pişmanlık da göstermeyen sanığın, duruşmadaki hangi davranışlarının lehine değerlendirildiği yeterince açıklanmadan TCK.nun 62. maddesinin uygulanması,

Sanığın adli sicil kaydındaki ilamlar getirtilerek mükerrir olup olmadığının tartışılmaması,

Kabule göre de;

Sonucun gerçekleşmiş olması nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüsün olanaklı bulunmadığı gözetilip, 5237 sayılı TCK.nun 35. maddesinin aynı Yasanın 61/5. maddesindeki sıraya uygun olarak, ancak 103/2. madde ile tayin edilen ceza üzerinden uygulanıp daha sonra 103/6. madde ile sonuç cezanın belirlenmesi gerekirken, yazılı biçimde 103/6. madde ile verilen cezadan teşebbüs nedeni ile indirim yapılması suretiyle noksan cezaya hükmolunması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

"Ankara Trafik avukatı", "ankara iş avukatı", "polatlı iş avukatı", "gayrımenkul avukatı", "icra avukatı",

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2008/4155

K. 2009/4542

T. 13.4.2009

• CİNSEL İSTSMAR ( Sonucun Gerçekleşmiş Olması Nedeniyle Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara Teşebbüsün Olanaklı Bulunmadığı - Mağdurun Ruh veya Beden Sağlığının Bozulması/Suçun Ağırlaşmış Halinin Teselsül Edemeyeceği )

• MAĞDURUN BEDEN VEYA RUH SAĞLIĞININ BOZULMASI ( Çocuğu Zorla Kaçırıp Alıkoyma ve Irza Geçme - Teşebbüs ve Zincirleme Suç Uyrınca Yapılacak İndirim ve Artırımların Md. 103/6 Tatbikinden Önce Bulunan Ceza Miktarı Üzerinden Yapılması Gereği )

• TEŞEBBÜS ( Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarında Mağdurun Beden veya Ruh Sağlığının Bozulması/Sonucun Gerçekleşmiş Olması Nedeniyle Neticesi Sbebiyle Ağırlaşmış Suçlara Teşebbüsün Olanaklı Bulunmadığı - Teşebbüs ve Zincirleme Suç Uyarınca Yapılacak İndirim ve Artırımlar )

• ZİNCİRLEME SUÇ ( Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarında Mağdurun Beden vya Ruh Sağlığının Bozulması/Sonucun Gerçekleşmiş Olması Nedeniyle Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara Teşebbün Olanaklı Bulunmadığı - Suçun Ağırlaşmış Halinin Teselsül Edemeyeceği/Yapılacak İndirim ve Artırımlar )

5237/m. 35, 43, 103/6

ÖZET : Cinsel istismar suçunda sanık hakkında; sonucun gerçekleşmiş olması nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüsün olanaklı bulunmadığı ve TCK.'nın Md. 103/6'daki ( mağdurun ruh veya beden sağlığının bozulmsı ) suçun ağırlaşmış halinin teselsül edemeyeceği nazara alınıp, teşebbüs ve zincirleme suç uyarınca yapılacak indirim ve artırımların 103/6. madde ile tayin edilen ceza üzerinden değil bu maddenin tatbikinden önce bulunan ceza miktarı üzerinden yapılması ve 43. madde ile yapılacak artırım miktarının ise 103/6. madde ile belirlenen cezaya eklenmesi gerekir.

DAVA : Zorla kaçırıp alıkoyma ve ırza geçme suçlarından sanık Nazım'ın bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda; zorla kaçırıp alıkoyma suçundan beraetine, ırza gçme eyleminin ise çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçunu oluşturduğunun kabulüyle mahkumiyetine dair, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemsinden verilen 18.07.2006 gün ve 2005/137 Esas, 2006/137 Karar sayılı hkümlerin süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili ve sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi;

Sanığa tayin olunan ceza miktarına nazaran müdafiin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 318. maddesi uyarnca REDDİYLE, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten snra gereği düşünüldü:

KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dsya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18.12.1989 gün ve 1989/314 Esas, 1989/399 ve 20.11.2007 gün, 2007/5-142 Esas, 2007/240 sayılı kararlarında vurgulandığı gibi; sonucun gerçekleşmiş olması nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüsün olanaklı bulunmadığı ve TCK.nun 103. maddesinin 6. fıkrasındaki suçun ağırlaşmış halinin teselsül edemeyeceği nazara alınıp, 35 nci ve 43 ncü maddeler uyarınca yapılacak indirim ve artırımların 103/6. madde ile tayin edilen ceza üzerinden değil bu maddenin tatbikinden önce bulunan ceza miktarı üzerinden yapılması ve 43. madde ile yapılacak bu artırım miktarının ise 103/6. madde ile belirlenen cezaya eklenmesi gerekirken sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,

Oluşa, mağdurun aşamalardaki beyanlarına, savunmaya ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın altı yaşındaki mağdura birden çok nitelikli cinsel istismara teşebbüste bulunmak suretiyle hukuka aykırı olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu da işlediği sabit olduğu halde bu suçtan mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde beraetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.04.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

"Ankara Ceza Avukatı" "Polatlı Ceza Avukatı"

 

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2011/2970

K. 2011/4134

T. 23.5.2011

• ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI ( Mağdurun Rızasıyla Anal Yoldan Organ Sokmak Suretiyle Gerçekleştirilen Cinsel İstismar Eylemlerinin Zincrleme Reşit Olmayanla Cinsel İlişkide Bulunma Suçunu Oluştrduğu )

• RIZA ( Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı - Mağdurun Suç Tarihindeki Yaşına Göre TCK’nun 26. Md. Gereğince Rızanın Kişiyi Hürriyetinden Yoksn Kılma Fiilini Hukuka Uygun Hale Getirdiği )

• ZİNCİRLEME REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİDE BULUNMA ( Mağdurun Rızasıyla Anal Yoldan Organ Sokmak Suretiyle Gerçekleştirilen Cinsel İstismar Eylemlerinin Zincirleme Reşit Olmayanla Cnsel İlişkide Bulunma Suçunu Oluşturduğu )

• CİNSEL İSTİSMAR ( Çocuklara Yönelik - Tehditin Suçun Zor Unsurunu Oluşturabilmesi İçin Cinsel İstismara Uğraması Nedeniyle Uğrayacağı Zarardan Daha Önemli Bir Zarara Uğratılacağı Korkusunun Mağdr Üzerinde Oluşması ve Tehdite Maruz Kalanın İki Seçenekten Kendisine Daha Az Zarar Vereni Tercihe Zorlanması Gerektiği )

5237/m.26, 43, 104

ÖZET : 15 yaşını tmamlamış fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel istismar suçlarında varlığı kabul edilen tehditin, suçun zor unsurunu oluşturabilmesi için, cinsel istismara uğraması nedeniyle uğrayacağı zarardan daha önemli bir zarara uğratılacağı korkusunun mağdr üzerinde oluşması, tehdite maruz kalanın iki seçenekten kendisine daha az zarar vereni tercihe zorlanması gerekir. Olayımızda her bir eylemde de seçenklerden birinin ailesine ve arkadaşlarına durumu söyleyeceği, diğerinin ise, eylemin gerçekleştiği yere sanığı mağdurun kendi motosikleti ile götrmesi ve cinsel istismara rıza göstermesidir. Evli olan sanığın, eylemin ortaya çıkmasıyla kendisinin de zarara uğrayacağı aşikardır. Keza olayın ortaya çıkmsıyla içinde bulunduğu durumu çevresine mazur göstermek isteyen mağdurun, 9 ay süreyle devamlı tehdit ve baskı altında kaldığının kabulü de mümkün değildir. Nitelikli cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylmlerinin cebir ve tehditle gerçekleştirildiğini kabule elverişli yasal, kuşkudan uzak ve somut delillerin bulunmadığı anlaşıldığından, mağdurun suç tarhindeki yaşına göre TCK.nun 26. maddesi gereğince rızanın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiilini hukuka uygun hale getirdiği, mağdurun rızasıyla anal yoldan organ sokmak suretiyle gerçekleştirilen cinsel istismar eylemlerinin de, TCK.nun 104 ve 43. maddelerinde düzenlenmiş olan zincirleme reşit olmyanla cinsel ilişkide bulunma suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.

DAVA : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, çocuğun basit cinsel istismarı, basit cinsel saldırı ve kişyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık Tahsin Y.’ın yapılan yargılması sonunda; atılı suçlardan mahkümiyetine dair, Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.07.2010 gün ve 2010/10 Esas, 2010/119 Karr sayılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu yönünden re'sen de temyize tabi hükümlerin süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenlmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle basit cinsel saldırı ve çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından kurulan hükümlerin tebliğname gibi ONANMASINA,

Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;

Mahkemece, sanığın mağdur Mehmet'i ilk olarak Düziçi ilçesinde 2008 yılı Aralık ayında su deposunun bulunduğu yere götürdüğü, olay tarihi itibariyle 15-18 yaş grubundan olan mağdura yönelik livata suretiyle cinsel istismar suçunu işlendiği, o tarihten olayın açığa çıktığı 01/09/2009 tarihine kadar sanığın mağdura yönelik olarak livata suretiyle cinsel istismar suçunu birden fazla işlediği, ilk olaydan sonra sanığın mağduru kendisi ile gelmediği, cinsel ilişkiye girmediği takdirde ailesine ve arkadaşlarına durumu söyleyeceğinden bahisle tehditte bulunduğu, bu şekilde mağduru egemenlik alanına aldığı ve her cinsel istismar eylemi sonrası hem durumdan mağdurun ailesini haberdar edeceği yönünde tehdit etmek, hem de mağdura cinsel istismar sonrası para vermek suretiyle psikolojik olarak mağdur üzerinde bir tahakküm oluşturduğu kabul edilerek, sanığın zincirleme nitelikli cinsel istismar ve zincirleme zorla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkümiyetine karar verildiği anlaşılmakta ise de, dosya içeriğine göre; mağdurun 01.01.1992 doğumlu olup suç tarihinde 17 yaşında olduğu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 18.09.2011 tarihli raporunda mağdurun “gerçeği değerlendirme yetisinin gelişmiş olduğu, algı, bellek, yönelim kusuru olmadığı, düşünce içeriğinde olayın duyulmasıyla çevrenin verdiği tepkilere bağlı sıkıntılı olduğu”nun belirtildiği, olayın gerçekleştiği 9 ay boyunca gerek yakınlarına gerek resmi makamlara bir şikayetinin bulunmadığı, olayın sanığın müşteki Aykut'a basit cinsel saldırıda bulunma eylemi esnasında, mağdur Mehmet'e para karşılığı fiili livatada bulunduğunu söylemesi üzerine ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. 15 yaşını tamamlamış fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel istismar suçlarında varlığı kabul edilen tehditin, suçun zor unsurunu oluşturabilmesi için, cinsel istismara uğraması nedeniyle uğrayacağı zarardan daha önemli bir zarara uğratılacağı korkusunun mağdur üzerinde oluşması, tehdite maruz kalanın iki seçenekten kendisine daha az zarar vereni tercihe zorlanması gerekir. Olayımızda her bir eylemde de seçeneklerden birinin ailesine ve arkadaşlarına durumu söyleyeceği, diğerinin ise, eylemin gerçekleştiği yere sanığı mağdurun kendi motosikleti ile götürmesi ve cinsel istismara rıza göstermesidir. Evli olan sanığın, eylemin ortaya çıkmasıyla kendisinin de zarara uğrayacağı aşikardır. Keza olayın ortaya çıkmasıyla içinde bulunduğu durumu çevresine mazur göstermek isteyen mağdurun, 9 ay süreyle devamlı tehdit ve baskı altında kaldığının kabulü de mümkün değildir. Bu nedenle nitelikli cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinin cebir ve tehditle gerçekleştirildiğini kabule elverişli yasal, kuşkudan uzak ve somut delillerin bulunmadığı anlaşıldığından, mağdurun suç tarihindeki yaşına göre TCK.nun 26. maddesi gereğince rızanın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiilini hukuka uygun hale getirdiği, mağdurun rızasıyla anal yoldan organ sokmak suretiyle gerçekleştirilen cinsel istismar eylemlerinin de, TCK.nun 104 ve 43. maddelerinde düzenlenmiş olan zincirleme reşit olmayanla cinsel ilişkide bulunma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, nitelikli cinsel istismar suçu yönünden re'sen de temyize tabi hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

 

 

yarx